18 Nisan 2009 Cumartesi

Çin GP 2009


Muhtemelen boş depolarla da olsa RedBull'un ve Vettel'in damga vurduğu sıralama turunu sahne oldu.Brawn Gp'ler ilk üçe dahi giremediler bu sefer.McLaren ve Ferrari 2 saniye civarı fark yiyerek yine gerilerde.Alonso ise en azından sıralama turlarıyla adını sahnede tutmayı başarıyor.Enteresan bir yarış olacağa benzer Malezya'daki Muson fırtınasından sonra.

1. Vettel Red Bull-Renault (B) 1:36.565 1:35.130 1:36.184

2. Alonso Renault (B) 1:36.443 1:35.803 1:36.381

3. Webber Red Bull-Renault (B) 1:35.751 1:35.173 1:36.466

4. Barrichello Brawn-Mercedes (B) 1:35.701 1:35.503 1:36.493

5. Button Brawn-Mercedes (B) 1:35.533 1:35.556 1:36.532

6. Trulli Toyota (B) 1:36.308 1:35.645 1:36.835

7. Rosberg Williams-Toyota (B) 1:35.941 1:35.809 1:37.397

8. Raikkonen Ferrari (B) 1:36.137 1:35.856 1:38.089

9. Hamilton McLaren-Mercedes (B) 1:35.776 1:35.740 1:38.595

10. Buemi Toro Rosso-Ferrari (B) 1:36.284 1:35.965 1:39.321

11. Heidfeld BMW-Sauber (B) 1:36.525 1:35.975

12. Kovalainen McLaren-Mercedes (B) 1:36.646 1:36.032

13. Massa Ferrari (B) 1:36.178 1:36.033

14. Glock Toyota (B) 1:36.364 1:36.066

15. Nakajima Williams-Toyota (B) 1:36.673 1:36.193

16. Bourdais Toro Rosso-Ferrari (B) 1:36.906

17. Piquet Renault (B) 1:36.908

18. Kubica BMW-Sauber (B) 1:36.966

19. Sutil Force India-Mercedes (B) 1:37.669

20. Fisichella Force India-Mercedes (B) 1:37.672

NBA Play-Offs 2009


Özellikle Batı'daki son geceye kadar süren heyecanla normal sezon tamamlandı.Aslında Batı'daki heyecan da play-off'a girmek için değil,iç saha avantajını elde edebilmek içindi.Gerçekten hem Doğu hem de Batı yakasında son yıllarda görülmemiş bir rekabetsizlik ortamı vardı.İlk sekiz dışında şu takım da playoff'u çok haketmişti, yazık oldu diyebileceğimiz tek takım yok.Belki kadro kalitesine bakıp Phoenix'e şaşırmak,çabalarından dolayı Charlotte'a üzülmek mümkün.Ama hem sakatlıklarla hem formsuzluklarla çok tat vermeyen bir NBA sezonu oldu 2009.

Bireysel performanslarda ise üç isim daha fazla ön plana çıktı.Dwayne Wade neredeyse iki ay boyunca yaklaşık 38 sayılık bir ortalamayla oynadı.İnanılmaz bir özveri ile darmadağınık Miami'yi tek başına taşıdı.İnsan üstü performans gösterdi.Eğer takım başarısı fazla önemsenmeden verilse tartışmasız MVP seçilirdi.Ama ne yazık ki büyük bir ihtimalle bu sezonun en değerlisi takımını tüm NBA'de ilk sıraya taşımış olan LeBron James olacak.Kesinlikle James'i ya da Cleveland'ı küçümsemek ya da aşağılamak değil amacım ama bu sezon yarattıkları antipati ve Wade'in şu performansı varken pek gönlüm razı da değil duruma.Şunu da belirmek te fayda var ki,ben Cleveland'ın bu sezonu ilk sırada bitirecek kadar iyi olacağını da tahmin etmiyordum.En azından Boston'ın arkasında kalacaklarını tahmin ediyordum.Mike Brown'ın kurduğu sistemi de alkışlamak gerekiyor bu noktada.Üçüncü isme gelirsek, ki o da Doğu'da,Dwight Howard.Stan Van Gundy'nin daha önce NBA'de hiç örneği görülmemiş 4 şutör+Howard'lı sisteminin temel direği olarak bu sezonu harika geçirdi.Takımı görece olarak Wade'inkinden iyi durumda olsa da onun da ne James'i ne de Bryant'ı geride bırakma şansı olmayacak MVP seçiminde.Açıkcası MVP James'e değil de Bryant'a verilirse, bu sezon All-star seçimlerinde yaptıklarından sonra nasıl bir yaygara kopartır Cavaliers düşünemiyorum bile.Performansı yabana atılmaması gereken diğer oyuncular ise Pau Gasol,Chris Paul,Tony Parker,Derick Rose,Granger,Nene ve elbette Shaquille O'Neal.

Son gece oynanan maçlarla beraber çıkan playoff tablosu ve tahminler ise şöyle:

LA Lakers-Utah Jazz
Tahminlerin çok uzağında bir noktada bitirdi bu sezonu Jazz.Bunda sezonun sonunda gösterdikleri felaket kötü performansın da etkisi büyük elbette.Gruplarını şampiyon bitirip Batı'yı ikinci tamamlamaları da pek ala mümkündü.Bu formlarıyla ise şampiyonluğun en büyük adaylarından Lakers karşısında durmaları imkansız.Belki 1 maç kazanabilirler.4-1.

Denver Nuggets-New Orleans Hornets
Billups-Iverson takasıyla bir anda tüm taşların yerine oturduğu Denver,bu sezonun bence en büyük hayal kırıklığı olan Hornets karşısında olacak.Chris Paul'e arkadaşları ayak uydurabilirse belki şansları olabilir ama şu tabloda 7.maçla da olsa Denver bir adım önde.4-3.

San Antonio Spurs-Dallas Mavericks
10 yıllık hükümranlığın son çöküş yıllarına tanık oluyoruz.Duncan etrafında kurulan yapı artık ömrünü tüketmek üzere.Kağıt üstünde eksiksiz bir ilk beşe sahip olan Dallas yine de mutlak favori değil.Teksas'ta maçlar bir hayli ateşli geçeceğe benziyor.Ama Ginobili'siz Spurs'ün şansı yok.2-4.

Portland Trail Blazers-Houston Rockets
Genç Portland tecrübeli Rockets'a karşı olacak.Psikolojik faktörlerin de etkili olacağı bir seri.Genç kadrosuyla mental olarak dağılmazsa Portland kadro yapısıyla bir adım önde gibi.Her iki takım için de deplasmanda maç kazanmanın çok olacağı kesin.İç saha avantajıyla.4-3.

Cleveland Cavaliers-Detroit Pistons
Tıpkı Spurs'ün düştüğü durum gibi Pistons da 2000lerde başarılar yakalamış jenerasyonun sonu geldi.Billups-Iverson takası belki bu düşüşü hızlandırmış olabilir.Karşılarında ise formlarının tam antisimetrisini gösteren bir rakip olacak."The King" ve arkadaşları ilk turda fazla yorulmayacaklardır.4-0.

Boston Celtics-Chicago Bulls
Garnett'in playofflara çıkamayacağının açıklanmasıyla aslında Boston için şampiyonluk umutlarının söndüğünü söylemek yanlış olmaz.Hele ki geçen sene deplasmanlarda yaşadıkları anılar hatırlanınca Chicago karşısında bile zorlanacakları aşikar.Deplasmanda bir maç alıp seriyi biraz kısaltabilirler yine de.4-2.

Orlando Magic-Philadelphia Sixers
Playofflara girebilen en kötü takım sanırım Sixers.Bir hayli zayıf kadrolarıyla her ne kadar sezon sonunu kötü geçirseler de Magic karşılarında durmaları imkansız.4-0.

Atlanta Hawks-Miami Heat
Sanırım tüm eşleşmeler arasındaki en denk mücadele olacak iki takım arasında.Her iki takımı da birbirinden ayırt edip ön plana çıkarmak imkansız.Wade faktörü elbette etkili olacaktır.Ne kadar durdurabilecek Atlanta onu belirsiz.7.maçı göreceğimiz garanti gibi.Fazla yıpranacakları ilk turdan sonra da işleri zor olacak bu takımların.3-4.

Takvim buradan takip edilebilir.

17 Nisan 2009 Cuma

UEFA Kupası 1/4 #2


Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale üç takım sokan İngilizler UEFA'da son savaşçılarını da kaybettiler.Ha keza İtalyanlar da.Gerçi onlar bu sene tamamen Avrupa'dan silindiler ya neyse.Final Almanlarla Ukraynalılar arasında olacak.İngilizlerin en başarılı takımının Fair-Play kontenjanından gelen Man City olması acaba para olmayınca artık saadetin olmadığı anlamına mı geliyor acaba.Zengin tüccarların elinde "henüz" oyuncak haline gelmemiş olan İtalyanlar da yok ortalıkta İspanyollar da(evet italyanlar da şirketleşmiş takımlara sahip ama en azından har vurup harman savurmuyorlar).Fransızlar da bu turda tamamen havlu attılar.Gerets hem ligde hem UEFA'da Marseille'i çıkabileceği maksimum noktaya kadar çıkardı.Galatasaray'da da aynı şeyi yapmıştı ama sonraki sezonda akıl almaz bir çöküş yaşadı.Gelecek sezon ki performansı bu nedenle merak konusu.PSG ve Udinese'nin bu kadarını yapmış olması bile ciddi başarı.

Zaten büyük şirketler haline gelmiş takımların ligi olan CL'deki rekabetin yanında UEFA'daki daha gerçekçi daha futbola yakın olandı bu sene.Ama kurulan denkleme göre çıkan sonuç ta çok enteresan.Yarı finaller:Dinamo Kiev-Şaktar Werder Bremen-Hamburg.Lucescu'nun yeniden çok sevdiği İstanbul'a dönme şansı var elinde.Kim bilir belki temelli döner seneye...Bu başarı onun Türkiye cilasını iki kat daha arttırdı.Kendi liginde bu sezon üç maçlık bile olsa bir istikrar yakalayamayan Bremen'e şaşırmamak elde değil.Galatasaray'ı eleyen Hamburg ise dört takımdan ayrı bir yerde kupaya en yakın takım gözümde.Dinamo Kiev yine bir vatandaşıyla daha karşı karşıya.Finale gelebilirseler katılan diğer Ukraynalıları ikisini birden eleyerek gelmiş olacaklar.Bir hayli enteresan bir hikaye olabilir.

Dinamo Kiev 3 Paris SG 0 (3-0)
Man City 2 Hamburg 1 (3-3)
Marseille 1 Şaktar 2 (1-4)
Udinese 3 Werder 3 (4-6)

16 Nisan 2009 Perşembe

Şampiyonlar Ligi 1/4 #2


Yine İngiliz dominasyonuna sahne olan bir sezon sonu daha geldi CL'de.Kalan dört takımdan üçünün İngiliz olması tamamen Chelsea ile Liverpool'un eşleşmesinden kaynaklandı.Yoksa görünen o ki 4 İngiliz takımını birden yarı finallerde izleyebilirdik te.Fakar Barcelona'nın başarısını atlamamak gerek elbette.Bayern'i tam anlamıyla sürklase ettiler,silindir gibi ezip geçtiler.İlk maçta Porto'ya 2-2 gibi kötü bir skorla giden son şampiyon CL'deki yenilmezlik serisini 23'e çıkarmış oldu.Porto ise 2004'te yapabildiğini tekrar edemedi.Enfes bir gol attı Ronaldo.Dün geceki 4x4'lük maçtan sonra elbette çok yavan ve sıkıcıydı bu gece.İki İngilizden hangisi elense yazık olacaktı.İlk maçı deplasmanda 3-1 bitiren takımın turu neredeyse kaybedecek hale düşmesi hem de iki kere düşmesi;buna karşın iki farktan geri gelip öne geçmesi..Her şeyiyle CL'nin efsane serilerinden biri ve efsane maçlarından biri oldu.Diğer İngiliz Arsenal ise Emirates'te rahat skorla Villareal'i eledi.Buraya kadar gelmeleri bile bu sezon ki formlarıyla büyük başarı bu iki takımın.Man U karşısında yine de şansı var elbette Gunners'ın.20 Mayıs'ta Roma'da olmak için artık sadece 180 dakika var önlerinde.

Chelse 4 Liverpool 4 (7-5)
Bayern 1 Barcelona 1 (5-1)
Porto 0 Man Utd 1 (2-3)
Arsenal3 Villareal 0 (4-1)

Yarı final eşleşmeleri
Chelsea-Barcelona
Man Utd-Arsenal

Maçlar 28-29 Nisan ve 5-6 Mayıs'ta.

12 Nisan 2009 Pazar

Galatasaray 0 Fenerbahçe 0


Beklediğimin aksine pozisyon açısından kısır bir maç oldu.Ümit Karan-Lincoln tercihi sonucu son pasları bir türlü yapamayan GS'nin ilk yarım saatte kurduğu baskı sonuç vermedi.FB'nin tamamen kendini beraberliğe adayan oyununa ise maç boyu anlam veremedim.Aragones'in de Deniz yerine Semih'le başlamasıyla aslında hücumu daha fazla isteyeceğini düşünmüştüm.Fakat aksine Semih'in de orta sahaya yakın oynamasıyla beraber ileride çoğalamayan bir görüntüye sahip oldular.GS'nin defans oyuncuları seçimi de maç öncesinde belirttiğim gibi büyük önem arz ediyordu.Topal'ın üstün performansı bugün atlanmaması gereken bir detay.Guiza yine de en az 3 pozisyonda karşı karşıya kalabileceği pozisyonları bir şekilde harcadı.Onun da sahanın en kötüsü olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.

GS'nin hızlı başlangıcı oyunun geri kalanı için aldatıcı oldu.Özellikle R.Carlos'un kanadına atılan ters toplar büyük tehlikeler yaratmaya yetti.Fakat hücumlar esnasında Ümit Karan ve Arda'nın esrarengiz kaybolmaları Kewell'ın enfes bindirmelerini sonuçsuz bıraktı. İkinci yarıya Lincoln'süz başlamak ise Korkmaz'ın artık komplekse varan büyük hatasıydı.Belki girdiğinde oyuna etki edemedi ama 60.dakikadan sonra kondisyonu tükenmiş bir takımla daha fazlasını yapmasını beklemek fazla iyimser bir bakış.Son 10 dakikada orta sahasız oynanan oyunda dahi doğru boş koşuları ve kısa pasları bile yapamayacak haldeydi fantastik dörtlü(Arda-Lincoln-Kewell-Baros).

Buna karşı FB gereğinde fazla defansif kurgusu ve beraberliğe razı duruşuyla şaşırttı.Oysa kazanmayı düşünen ofansif bir takım bekliyordum ben.Özellikle Gökhan Gönül'ün de sakatlanmasından sonra sağ kanatın işlevini yitirmesiyle tamamen işini şansa bırakan bir çizgi içinde oynadılar maçı.Buna karşı Gökhan'ın sakatlığı ile Önder-Lugano-Yasin-Carlos dörtlüsü daha sağlam bir defans kurgusu içerisine de girmeyi sağladı FB'ye.Duran toplar dışında pozisyon bulunamamasının da bu durumun sonucudur.Selçuk'un atılmamış olması ise büyük şans oldu FB için.Ama mutlak kazanmaları gereken bir maçta bu kadar risksiz bir oyun tercih etme sebebini hiç bir zaman anlayamayacağım Aragones'in.

Genel derbi havasından farklı bir oyun yoktu aslında. Ama hem hakemin kart çıkarmamaktaki ısrarı hem de yerli futbolcuların fazladan siniri maçı gereğinden fazla agresif bir havaya bürüdü.Maç boyu devam eden Sabri-Emre Belözoğlu çekişmesi,ikili mücadelelerdeki sertlik her an kırmızı kartın gelebileceğini gösteriyordu zaten.Ama son saniyede çıkan mevzuları bu kalıba sokmak bir hayli zor.Daha geçen yaz Avrupa Şampiyonası'nda beraber başarılara imza atmış futbolcuların bu halet-i ruhiyeleri gençlikle,derbiyle,atmosferle açıklanamaz.Lugano'nun çok çok ama çok gereksiz hareketiyle bu noktalara varan kavga utançtan başka bir şey değil.Muhtemelen 3 maçtan az olmamak kaydıyla ağır cezalarla karşı karşıya kalacak bir çok futbolcu.ASY'nin 1-2 maç kapatılması da sürpriz sayılmaz.Bu kadar olayın içerisinde her iki takımın da en agresif oyuncuları Emre ve Sabri'nin kavgada yatıştıran tarafta olması da başka bir şaşırtıcı nokta.Emre Aşık da eğer derbilerde en çok kırmızı kart gören oyuncu diye bir istatik tutuluyorsa tartışılmaz birinciliğini pekiştirmeyi sürdürdü.

Maçın sonucuna en çok sevinenler ise elbette Sivaslılar ve Beşiktaşlılar.Artık bu dakikadan sonra her iki takımın şampiyonluk ya da şampiyonlar ligi iddiasından bahsetmek abes olur.Bu maçla beraber her iki takımda sezonun kapanışını yapmış oldular.

Galatasaray - Fenerbahçe


Her ikisinin de zirveden bu kadar uzak kaldığı bir derbi izlememiştik daha önce.Bugün ne şampiyonluk kilidi çözülecek ne de şampiyonluk yolunda bir avantaj kazanılacak.Sadece ama sadece yarışın içinde kalabilmek için önemli bugünkü üç puan.Ve elbette bir dahaki mücadeleye kadar derbi muhabbetlerinde "haklı" tarafa geçecek kazanan taraf.

İlk yarıda oynanan maça göre Galatasaray gerilemiş gözüküyor.Fenerbahçe tarafında ise kayıp futbolculara rağmen en azından maç kazanma alışkanlığı yönünde bir gelişme olduğu söylenebilir.Buna karşın yine ilk maçta olduğu gibi Galatasaray favori olarak gösteriliyor.Bunda ASY etkisinin yanı sıra hem Edu gibi önemli bir savunmacının hem de Alex gibi maçın gidişatını değiştirecek iki oyuncunun eksikliği büyük.Açıklanan 18'e göre durumu belirsiz olan Alex kesin olarak derbide olmayacak.Bu en azından duran topların kullanımı açısından bir avantaj olabilir GS adına.Oyun açısından ise FB'nin Alex'in yokluğunu çok hissedeceği yargısına katılmıyorum açıkcası.İster Semih'le ister Deniz'le başlansın,her iki seçim de Alex'le kurulacak orta saha kurgusundan çok daha verimli olacaktır.Asıl kilit performans Guiza'nın ağır GS savunmasının arkasına atılacak toplar olacaktır.Özellikle Emre Aşık'ın bu noktada hem kart görmeme hem de mücadele konusunda biraz daha dikkatli olmalı.Ve elbette hala belli olmayan tandemdeki partnerinin.

Görünen o ki Bülent Korkmaz'ın bazı sürprizleri olacak bu akşam.Kesinlikle bir sol bek ol(a)mayan Volkan Yaman'ın yerine Mehmet Topal'ı koyma düşüncesi ilk bakışta,Emre-Hakan Balta uyumu nedeniyle pek beğenilmeyebilir.Fakat bir üst paragrafta bahsettiğim Guiza'nın koşuları ve Emre-Balta savunmasının ağırlığı baş ağrıtabilecek bir sorun.ASY'deki Türkiye-İspanya maçının son 7 dakikası bile bu sorun için yeterli veri sağlayabilir.Mehmet Topal'ın stopere geçişi sağ taraftaki Deivid-Gökhan Gönül baskısına da Arda'nın katkılarıyla çözüm olacaktır.Kısacası Sabri-Aşık-Topal-Balta dörtlüsü Sabri-Aşık-Balta-Yaman dörtlüsüne göre daha fazla doğru içermekte.Hücum ise -ne yazık ki-yine Lincoln'süz planlar üzerine kurulacak görünüyor.Artık fazlasıyla kendi ayağına ateş etmekten öteye gitmeye gitmeyen bu disiplin çatışması bu maçla da son bulmayacak.Haberlere bakılacak olursa Lincoln'ün oynatılmayacak olmasından daha kötü olan şey ise Ümit Karan'ın oynatılması.Oynadığı son dört maçta da kayde değer olumlu hiç bir hareketi olmayan bir oyuncuyla böyle kritik maça çıkma isteği bana yalnızca Bülent Korkmaz'ın ego tatmini ya da futbolcu kayırması gibi geliyor.Haklılığı haksızlığı değil ama başarısızlığı başına daha fazla dert açar Korkmaz'ın.

Beraberliğin iki tarafa da yaramayağı düşünülecek olursa bu tabloda benim beklentim gollü bir maç olması.Her iki takımın da savunmadan çok hücum oyununun tercih edeceğini düşünüyorum.Kimseye bir faydası olmayacak ama skor tahmini de yapalım:3-1.

11'ler ise şöyle olabilir:
Galatasaray(4-4-1-1):De Sanctis-Sabri-Emre Aşık-M.Topal-H.Balta-Kewell-Barış-Ayhan-Arda-Lincoln-Baros
Fenerbahçe(4-4-2):Volkan-Gökhan-Önder-Lugano-R.Carlos-Deivid-Selçuk-Emre-Uğur-Semih-Guiza

5 Nisan 2009 Pazar

The Curious Case of Jenson Button


Herşeyi çok geç elde etmiş olan bir kariyer.2000 yılında Williams'ta başladığı F1 pilotluğunda ilk pole pozisyonunu ancak 2004 yılında San Marino Grand Prix'sinde BAR Honda'da alıyordu.İlk podyumunu ise yine 2004 yılında Malezya'da elde ediyordu.Ki bu sezon kariyerinin zirvesine çıkıp pilotlar şampiyonasını 85 puan toplayarak üçüncü bitirdiği sezonu başlangıcıydı.2009 sezonun başına kadar kazandığı tek yarış yağmurun damga vurduğu 2006 Macaristan'dı(Kariyerinde 113.GP).Şimdi ise önceki yıllar onunculuktan ötesini dahi göremediği Avustralya galibiyeti ve yarıda kalmış olsa da bir Malezya zaferi var elinde.Bu başarıları yakalamak için geç kalmış gözükebilir ama henüz Ross Brawn'la karşılaşmamıştı o zamanlar.Belki bu sezon başı Honda'nın çekilmesiyle hiç yarışamayacaktı bile.Ama şimdilerde F1 pilotlar şampiyonasının lideri.

Malezya GP 2009 #2


Yağmur yarışta rol alacağını söylemiştim ama başrolü oynayacağını tahmin etmiyordum. Efsane yarışlardan biri oldu. Yağmur başlayana kadar starttan itibaren enfes bir yarış oluyordu zaten.Webber-Hamilton olsun,Button-Rosberg-Trulli-Barrichello dörtlüsü olsun ve hatta Alonso-Raikkonen çekişmesi olsun herkes kendine göre bir rakiple didişip duruyordu.Sayısız geçiş gerçekleşti yarışta.Ta ki,Malezya'nın 40 ikindi yağmurları başlayana kadar.Yarışından başından itibaren beklenen yağmurun önce nazlanması sonra tüm gücüyle saldırması ayrı bir keyif kattı.Ama açıkcası tekrar yarışın başlamasını çok isterdim.Olmadı ve puanlar yarıya bölünerek paylaşıldı.Böylece uzun bir aradan sonra buçuklu puanlarla tanıştık.

Enteresan noktalardan biri ise Button'ın 4 pit stop gerçekleştirmesine rağmen ilk sırayı yitirmemiş olması.Oysa tek pit stopla işini gören Heidfeld ancak üçüncülüğe çıkabildi.Tüm adımlarını doğru atan Glock dahi ikincilikten öteye geçemedi.Bunu Ross Brawn'ın taktik zekasına mı bağlamalı yoksa Button'ın şansı mı...Tüm lastik değişimlerinden hemen sonraki tur havanın bir anda terse dönmesi ve buna karşı ilk sıranın kaybedilmemiş olması bana bugün ikincisinin daha ağır bastığını düşündürüyor.Zira,Button yoğun yağmura geçtiğinde Glock ve daha bir çok takım yağmur lastiklerine geçiyordu.Sonraki tur yağmur lastiklerine geçtiğinde ise yağmur fena halde indirmişti:The Curious Case of Jenson Button..

Ross Brawn'ın ekibi hem Button hem Barrichello ile puanları ve birincilikleri toplarken eski takımı ise arka tarafta nal toplamaktaydı.Gerçekten inanılmaz bir çöküş yaşıyor Ferrari.Hayır sadece aerodinamik ya da motor olarak değil.Teknik yönetim olarak ta büyük bir çöküş içerisinde oldukları aşikar.Massa'nın sıralama turlarının sonunda piste yollanmayıp elenmesi başlı başına bir skandal sayılabilir.Bugün ise daha ortada yağmur tanesi bile gözükmemişken Raikkonen'e yoğun yağmurları takıp piste yollamaları Ferrari kenar ekibinin ne kadar zayıf olduğunu gösterir nitelikteydi.Evet F1'de böyle tahminleri yapmak büyük risk işidir,kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz,ama Ferrari her zaman böyle anlarda doğru kararları vermesiyle başarı yakalamış bir takımdı.Ross Brawn-Jean Todt ikilisinden sonra Domanicali pek olmadı sanırım.

McLaren'da ise Kovalainen faciası tam süratle devam ediyor.Bugün tek bir tur bile bitiremeden yarış dışı kaldı.Hamilton ise en azından otomobilden maksimumu almayı başarıyor gözüküyor.Geçen hafta yaşanan geçiş skandalından sonra temiz bir yarışla ilk puanlarını aldı.Ama Brawn GP'yi şimdilik yakalamaları olanaksız gözüküyor.Brawn GP ise Ferrari'nin tekniği ile Mercedes'in motorunu birleştirerek yarı McLaren yarı Ferrari olarak tüm süratle ilerlemeye devam ediyor.Bir de galiba KERS en azından start anı için faideli bir icat.

Şampiyonada puan durumları şöyle:

Pilot
1. Button 15
2. Trulli 10.5
3. Barrichello 10
4. Glock 9
5. Alonso 4
6. Rosberg 4
7. Heidfeld 3
8. Buemi 2

Takım
1. Brawn GP 25
2. Toyota 19.5
3. Renault 4
4. Williams-Toyota 4
5. BMW-Sauber 3
6. Toro Rosso-Ferrari 3
7. McLaren-Mercedes 1.5
8. Red Bull-Renault 0.5

4 Nisan 2009 Cumartesi

Malezya GP 2009


Artık bu sezonun geçen senelerden farklı olduğunu kanıtlayan bir sıralama turu daha gerçekleşti. Massa'nın ilk turda,Hamilton ve Kovalainen'in 2.turda elenip Raikkonen'in ancak dokuzuncu olabildiği bir sıralama turu yarışı en azından sezon öncesi beklentilerin bile ötesinde bir durum.İlk sekizde geçmiş yıllarda şampiyonluk yarışının içerisinde olmayı bırakın yakınından bile geçmiş olan hiç bir isim yok.Difüzör olayı yarışların tüm şeklini değiştiriverdi.KERS'in ise şu ana kadar yarardan çok zararı var gibi.En azından kullanıp ta başarı elde edebilen çıkmadı şu ana kadar.Üstelik soğutma problemleri yaşanması kuvvetle muhtemelen olan Malezya'da motorlara ek bir yük getirecek.Barrichello'nun 5 Vettel'in 10 sıra geriden başlama cezası almasıyla startta grid aşağıdaki gibi olacak.İlk dörtte 3 Toyota motorlu araç var.Yarın yağmur işin seyrini değiştirebilir.Yarış tsi 12:00'de TRT1'de.

1. Button Brawn-Mercedes (B) 1:35.058 1:33.784 1:35.181

2. Trulli Toyota (B) 1:34.745 1:33.990 1:35.273

3. Glock Toyota (B) 1:34.907 1:34.258 1:35.690

4. Rosberg Williams-Toyota (B) 1:35.083 1:34.547 1:35.750

5. Webber Red Bull-Renault (B) 1:35.027 1:34.222 1:35.797

6. Kubica BMW-Sauber (B) 1:35.166 1:34.562 1:36.106

7. Raikkonen Ferrari (B) 1:35.476 1:34.456 1:36.170

8. Barrichello Brawn-Mercedes (B) 1:34.681 1:34.387 1:35.651

9. Alonso Renault (B) 1:35.260 1:34.706 1:37.659

10. Heidfeld BMW-Sauber (B) 1:35.110 1:34.769

11. Nakajima Williams-Toyota (B) 1:35.341 1:34.788

12. Hamilton McLaren-Mercedes (B) 1:35.280 1:34.905

13. Vettel Red Bull-Renault (B) 1:34.935 1:34.276 1:35.518

14. Kovalainen McLaren-Mercedes (B) 1:35.023 1:34.924

15. Bourdais Toro Rosso-Ferrari (B) 1:35.507 1:35.431

16. Massa Ferrari (B) 1:35.642

17. Piquet Renault (B) 1:35.708

18. Fisichella Force India-Mercedes (B) 1:35.908

19. Sutil Force India-Mercedes (B) 1:35.951

20. Buemi Toro Rosso-Ferrari (B) 1:36.107

29 Mart 2009 Pazar

İspanya 1 Türkiye 0


Maç hakkında söylenecek çok fazla şey olduğunu düşünmüyorum.Gerçekten sıkıcı ve yavan bir maç oldu.İspanya kendini hiç sıkmadan doğru anı bekleyen bir avcı edasıyla oynadı tüm maçı.Başarılı da oldular.Semih'in oyundan çıkışı,Nihat'ın formsuzluğu,Arda'nın fiziki güçsüzlüğü derken tüm ikinci yarıyı squash gibi oynamak zorunda kaldık.Çarşamba gününün de bundan farklı olacağını sanmmıyorum ben.Ciddi bir fiziki yorgunluk var takımda.4 günde neler değişebilir bilemiyorum.Yenildik ama ezilmedik edebiyatıyla idare ediliyor şu sıralar ama çarşambadan sonra işin rengi değişebilir.

Çünkü asıl sıkıntı ise biz iki maç üst üste İspanya ile oynarken gruptaki asıl rakiplerimiz Bosna-Hersek ve Belçika'nın da birbirleriyle oynamaları.Gecenin en sansasyonel sonucuna imza attı Bosnalılar ve Belçika'yı kendi evlerinde 4'lediler.Bu Bosna-Hersek'in 1 puan önümüze geçtiği anlamına da geliyor.Çarşamba akşamı aynı şeyi tekrar ederseler kalan 4 maçta ciddi bir efor sarfetmek gerekecek.İki rakibimizle de deplasmanda oynayacağımız düşünülürse 2.İspanya maçından da puansız ayrılmak alarm zillerinin çalması demek.Güney Afrika'ya yolculuk bir hayli zor geçecek gibi.Artık amansız olacaksalar tam zamanı!

1 İspanya 5 11:1 15
2 Bosna Hersek 5 16:6 9
3 Türkiye 5 5:3 8
4 Belçika 5 9:9 7
5 Estonya 5 4:15 2
6 Ermenistan 5 3:14 1

Avustralya GP 2009


Yeni sezon öncesi hem Ferrari'nin hem McLaren'in yavaş kaldığı ve özellikle Kırmızıların dayanıklılık sorunlarına çözüm bulamadıkları biliniyordu.Fakat hiç kimse yarıştan iki hafta öncesine kadar yarışıp yarışmayacağı dahi belli olmayan Brawn Mercedes'in-eski ismiyle Honda- böyle bir zafere imza atabileceğini düşünmüyordu.İnanılmaz bir başarıya imza attılar.Hem pole'de hem GP'de ilk iki sırayı almayı başardılar.Vettel'in yeni ön kanatlara alışamamasından dolayı meydana gelen Kubica kazası olmasa bile büyük başarıydı kazandıkları yerler.Kaza ile birlikte çok daha inanılmaz bir işe imza atmayı başardılar. Belli ki difüzör kavgası baya su kaldıracak yeni sezonda.KERS,slick lastikler,dar arka uzun ön kanatlar, uzun yıllardır rastlanmamış dayanıksız Ferrari,her zaman olduğu gibi sezon başı yavaş kalan ve tek pilotla ilerleyen McLaren,şampiyon ruhu taşıyan Vettel ve de olağan şüpheli Alonso...Yeni sezon baya bir heyecan vaad ediyor.F1'de taşlar yerinde oynuyor.

Australian Grand Prix Race
Pos No Driver Team Laps Time/Retired Grid Points
1 22 Jenson Button Brawn GP 58 1:34.15 1 10
2 23 Rubens Barrichello Brawn GP 58 +0.80 2 8
3 1 Lewis Hamilton McLaren 58 +2.91 18 6
4 10 Timo Glock Toyota 58 +4.43 19 5
5 7 Fernando Alonso Renault 58 +4.87 10 4
6 16 Nico Rosberg Williams 58 +5.72 5 3
7 12 Sebastien Buemi Toro Rosso 58 +6.04 13 2
8 11 Sebastien Bourdais Toro Rosso 58 +6.29 17 1
9 20 Adrian Sutil Force India 58 +6.33 16
10 6 Nick Heidfeld BMW Sauber 58 +7.08 9
11 21 Giancarlo Fisichella Force India 58 +7.37 15
12 9 Jarno Trulli Toyota 58 +1.60 20
13 14 Mark Webber Red Bull 57 +1 lap 8
14 15 Sebastian Vettel Toro Rosso 56 +2 laps 3
15 5 Robert Kubica BMW Sauber 55 +3 laps 4
16 4 Kimi Raikkonen Ferrari 55 +3 laps 7
17 3 Felipe Massa Ferrari 53 DNF 6
18 8 Nelson Piquet Jr Renault 32 DNF 14
19 17 Kazuki Nakajima Williams 25 DNF 11
20 2 Heikki Kovalainen McLaren 8 DNF 12

20 Mart 2009 Cuma

UEFA Kupası 1/4


İki Ukrayna'lının İki Fransızla eşleşmesi enteresan oldu.Bu iki eşleşmeden çıkacak takımlar da birbirleriyle oynayacaklar yarı finalde.Almanlar ise daha sert kuralar çekti.Bremen 'tek tüfek' Udinese ile, Hamburg ise City ile oynayacak.Şu 8 takımdan hala bir favori seçmek zor.

Hamburg-Man City
PSG-Dinamo Kiev
Şaktar-Marseille
Bremen-Udinese

Şampiyonlar Ligi 1/4



Yine Liverpool-Chelsea eşleşmesi.Var mıdır Avrupa kupalarında bu kadar çok eşleşen başka takımlar bilemiyorum.Artık bıkkınlık getirdiği kesin.Man Utd şanslı sayılabilecek bir kura çekti.Yarı final yolları açık.Villareal-Arsenal en denk mücadeleye sahne olacak.İngiliz dominasyonuna karşı Villareal ilaç olabilir.Turun en merak edilen maçı Barça-Bayern arasında olacak.Favorilerim Liverpool,Villareal,Man U ve Barça.

UEFA Kupası 4.tur #2


Çarşamba iki Fransız'dan Gerets'in Marseille'i Ajax'ı uzatmada geçerken,kendi liginde bir zamanlar 10 şampiyonluk yaşamış St.Etienne küme düşme korkusunun haf safhaya ulaşmasıyla Werder Bremen'e elenmekten kurtulamadı.Bir diğer Fransız PSG deplasmanda Braga'yı yenerek çeyrek finale uzandı.Kuzey doğuda ise kazanan Ukraynalılar.1-0'ın rövanşında Şaktar 2 golle geçti 3 sene evvelki şampiyonu.Zico için kötü başlangıç.Harkov'da ise bu sezonun en şaşırtıcı performansı bir başka Ukrayan takımı tarafından sonlandırıldı.Kendileri için yeterli olan 3-1'i bulmalarında rağmen,kendi kalelerine attıkları golle çeyrek final ümitlerini tükettiler.Oysa bu sezon ilk kez bir UEFA maçında 2 gol birden yediler.Kendi sahalarındaki tüm maçları kazandılar ve turnuva boyunca sadece 2 yenilgi aldılar.Biri Beşiktaş'tan diğeri ise elenmelerine neden olan Dinamo Kiev'den.Diğer Rus Zenit te CSKA ile aynı akıbete uğradı.Avrupa'da kalan tek İtalyan Udinese 1-0'lık yenilgiye rağmen çeyrek finalde.Gecenin sürprizi ise Aalborg'tan.Son 5 dakikada buldukları golle maçı penaltılara kadar götürmeyi başardılar.Fakat gülen penaltılarla İngilizler.Bu turdaki enteresan nokta ise Şaktar dışında ilk maçını içeride oynayan hiç bir takımın elenmemiş olması.

Metalist 3 Dinamo Kiev 2
Şaktar Donetsk 2 CSKA 0
Ajax 2 Marseille 2
St Etienne 2 Werder Bremen 2
Zenit 1 Udinese 0
Galatasaray 2 Hamburg 3
Aalborg 2 Man City 0 (pen.3-4)
Braga 0 PSG 1
Kuralar hem Şampiyonlar Ligi'nde hem UEFA'da bugün çekiliyor.

19 Mart 2009 Perşembe

Galatasaray 2 Hamburg 3


Kadıköy rüyasına son,Lincoln'ün ateşini harlamaya devam,Arda'ya Baros'a Kewell'a alkış,60.dakikadan sonra suspus olan ve kendilerine oyuncak olarak Hasan Şaş'ı seçen stattakilere koca bir yuh, şu takıma artık aklı başında bir teknik direktör duası.Bir de buradan Allah'a Lincoln havalesi.Aydınlığı ve karanlığı aynı anda görmenin burukluğu.

17 Mart 2009 Salı

Hamburg'u Kim Durduracak?


İlk maçta çıkan arıza Kewell ile kapatılmaya çalışılmıştı.Başarısız olduğu söylenemez.Hem oyun bilgisi hem oyun zekası hem tekniğiyle sırıtmamıştı Kewell.Şimdi 90 dakikayı çıkartacak biri aranıyor.Kewell yine ilk aday.Açıkçası sezon başı Kewell'ın bu takımda stoper oynayacağı söylense bi tarafımızla gülerdik.Ama iş ciddi.Alternatif olarak elde A takımda kupa maçları dışında forma giymemiş Semih Kaya var.Ya da bir başka sürpriz yapılıp hazırlık kamplarında zaman zaman defansta da oynayan Mehmet Güven-Serkan Kurtuluş-Barış Özbek gibi orta saha orijinli oyunculardan birisi tercih edilecek.

Benim düşüncem bu takımda Semih yedek olarak tutuluyorsa bu maça o çıkmalıdır.İyi oynar kötü oynar.Ama forma onun hakkıdır.Eğer bu günde de oynamayacaksa neden elde tutulur bu oyuncu?Kewell da iyidir güzeldir.Ne iş olsa yaparım adamıdır ama sıra kimdeyse o oynar.Kararı ilk kez Galatasaray formasını 1989'da Monaco maçında 18 yaşındayken giyen kişi karar verecek.Hayat tuhaf.

Yeni F1 Puan Sistemi


Slick lastikler, kinetik enerji dönüşüm sistemi(kers), kanat genişliklerinin değişimleri derken bugün yeni bir kararla formula 1 puanlama sistemi de tamamıyla değiştirildi.Buna göre artık şampiyon topladığı puanlara göre değil, kazandığı yarış sayısına göre belli olacak.Bu birincilik dışındaki tüm sıraların değersizleştirilmesi demek.Şayet sezon sonu bu birincilik sayılarında eşitlik olduğu takdirde ise eski usül puan sistemi kabul görecek.Neresinden bakılsa fiyasko bir karar. Artık ilk virajda kaza yapma lüksü tamamen kayboldu.Pole pozisyonunu almak ayrı bir değer taşıyacak.Bu da geçişlerin zorlaşması her yarışın Macaristan'a Monaco'ya dönüşmesi demek.F1 için bundan daha kötüsü yapılamazdı.Takım sıralamasının belirlenmesinde ise herhangi bir değişiklik 'şimdilik' yok.

15 Mart 2009 Pazar

Trabzon 2 Galatasaray 2


Ligin zirvesini tamamen değiştirebilecek bir maçtı. Sivas'ın ve Beşiktaş'ın kazanmasıyla çok daha önemli hale gelmesine rağmen iki takım da yukarıdakilere çalıştı.Maç öncesi Hamburg maçından kalan hesabı kesmeye kalkınca Bülent Korkmaz, işin rengi fena halde değişti.Bugün özellikle hücum aksiyonlarında Lincoln gibi yaratıcı bir oyuncunun eksikliği fena halde hissedildi.Sezon başından beri takımı taşıyan Arda-Lincoln-Kewell-Baros dörtlüsünün yarısı sahada olmayıp yerlerine Mehmet Güven ve Ümit Karan gibi yaratıcılıkları düşük oyuncular girince Galatasaray organize atak geliştiremez hale geldi.Dikkat çekici konu ise aslında bu organize atak geliştiremezliğin Bülent Korkmaz'ın göreve geldiğinden beri kronik bir sorun haline gelmiş olması.Konya-Bursa-Hamburg-Trabzon takviminde Galatasaray'ın kaleye bulan şut sayısı 10'u buluyor mudur,emin değilim.Hücum gücünde bariz bir düşüş olduğu gözlerden kaçmıyor.

Buna karşın Trabzon'un Lincoln'ü Yattara da bugün ilk 18'de bulunmayınca işler bir yerde dengelendi.Dengeyi bozan ise geldiği günden beri kendisine harcanan paranın altında ezilen Alanzinho'nun üstün performansı oldu.Kesinlikle en iyi maçını çıkardı Brezilyalı.Trabzon'un tüm hücum aksiyonlarının yönlendirilmesinde tek yetkiliydi.Zaten ayağına top almadığı her anda Galatasaray bir adım daha önde oldu maç boyunca.Attığı gol de çok düzgün ve temiz bir vuruşla geldi. Sert savunmasının yanı sıra orta sahada da perşembenin etkileriyle daha dinç gözüktü Trabzon.Bunun sayesinde de oyunun kontrolü genelde hep ellerinde kaldı.Özellikle 2-1'den önce baskılı oyunun derecesi bir kademe artmıştı fakat anlamsız 61.dakika kutlamaları Galatasaray'a yaradı.Bu dakikadan sonra ise iş Bülent Korkmaz'ın yapacağı hamlelere kaldı.

Daha önceki maçlarda da dipnot olarak düştüğüm gibi Bülent Korkmaz'ın oyuna müdahaleleri hep bir soru işareti yaratıyordu.Bugün ise artık iş bir hayli çığırında çıktı.Belli ki Bülent Korkmaz duygularıyla hareket etmeye devam edecek.Yaptığı zorunlu Arda değişikliği dışında oyuna yaptığı tüm müdahaleler yanlıştı.2-1 yakalanmış oyunda tempoyu düşürüp, kontorlü ele alması gereken dakikalarda Lincoln gibi bir adamı kulube koltuklarında bıraktı.Üstelik iyi ya da kötü eldeki sağlam kalmış orta saha oyuncularından Mehmet Güven'i çıkarıp yaklaşık 7 aydır sahalarda olmayan 90 kiloya merdiven dayamış Hasan Şaş'ı oyuna alarak yaptı hamlesini.Ölümcül bir hata oldu bu.Baros-Yaser değişikliği ise tamamen Lincoln'e karşı yapılmış gösteriden başka bir şey değildi.Sonucu tokat(!) gibiydi.Maçın başında zaten yarısı olmayan Arda-Lincoln-Kewell-Baros dörtlüsünün tamamından yoksun kaldı böylece maçın sonunda Galatasaray.Şampiyonluk yarışını derinden etkileyecek bir maç için hazin bir durum bana göre.Henüz yenilgi almayan Bülent Korkmaz mı takımı sezon başından beri taşıyan Lincoln mü?Sanırım gelecek sezonun başında birini tercih etmek zorunda kalacağız.

Ligde ilk iki biraz açıldı gibi.Haftalar azalıyor.5 puan artık daha ciddi bir fark.Gelecek hafta Sivas-Beşiktaş maçı zirvedeki 5 takım için de belirleyici rol oynayacak.Bu esnada Fenerbahçe Bursa'da,Trabzon Gaziantep'te olacak.Galatasaray ise ilk yarıda 4 gol yediği Eskişehir'i ağırlayacak.Perşembe hala stoperi olmayan Galatasaray 1-1'in rövanşında Hamburg karşısında.

13 Mart 2009 Cuma

UEFA Kupası 4.Tur #1


Zico'lu CSKA Lucescu'nun Şaktarı'nı tek golle geçti.Gol yine Wagner Love'dan.UEFA rekoruna adım adım ilerliyor.Metalist nihayet yenildi.7 maçlık galibiyet serilerine bir diğer Ukrayna takımı Dinamo Kiev noktayı koydu.Metalist maçlarında bir hayli aşina olduğumuz 1-0 bu sefer Karkov takımının aleyhine.Bu acaip performans haftaya son bulabilir, bulmayabilir de.Beşiktaş'a da ilk maçta tek golle mağlup olmuşlardı,sonrası malum.O günden sonra ilk yenilgileri zaten bu.Son şampiyon ise Avrupa kupalarındaki son İtalyan'a boyun eğdi.Son 5 dakikada 2 gol buldu Zebrette.2-0'ı çevirebilmek ufak bir mucizeye ihtiyaçları olacak St.Petersburg'da Rusların.UEFA Kupası'ndaki en büyük koloni olan Fransızların hiç biri avantajlı skor elde edemedi.PSG kendi evinde Braga ile 0-0 berabere.Gerets'in Marseille'i Ajax'ı Veledrome'da 2-1 ile geçti.St.Etienne ise Bremen'e deplasmanda tek golle boyun eğdi.Son dönemin en itici takımı City ise Aalborg'u rahat yendi, çeyrek finali neredeyse garantiye aldı.

Balkan kupası hüveyetinde turlar geçilmeye devam ediyor.Devler ligindeki İngiliz dominasyonuna rağmen kupa 2'ye devam eden tek İngiliz takım var.Oysa ki City bu kupaya fair-play kontenjanından dahil olmuştu.Son yıllarda kupayı domine eden İspanyolların esamesi dahi okunmuyor.İtalyanlar tek tüfekle savaşıyor.Kupa 2 önemsenmiyor mu,yoksa Kupa 1'e küçük gelenler Kupa 2'ye büyük mü geliyor?Rövanşlar gelecek perşembe.

12 Mart 2009 Perşembe

Hamburg 1 Galatasaray 1


Açık konuşayım hiç umutlu değildim maç öncesi.Eldeki tüm stoperlerin bir şekilde kaybedildiği bir ortamda hücum zenginliği yüksek olan Martin Jol'un takımına kolay direnebileceğini sanmıyordum Galatasaray'ın.Buna rağmen maçın başında üstün taraftı Galatasaray.Sonralarda dengeyi kuran Hamburg tam da Galatasaray'ın üstüne çökmeye başlamışken son yıllarda hemen hemen hiç görmediğimiz çok iyi hazırlanmış bir gol izledik Ayhan'ın ayağından.Topun Arda tarafından çıkarılışı,Lincoln'ün doğru yere pası ve hakemin avantajı vererek oyunu devam ettirmesiyle çok güzel bir goldü.

İkinci yarıya da skor avantajı ile sağlam bir duruş vardı takımda.Ama zaten stoper kıtlığı yaşayan takımda Emre'nin kırmızısı her şey ters yüz etti.Öncesinde skor 2-0'a bile getirilebilecekken olabilecekler arasında en kötüsü başa geldi.Ve Bülent Korkmaz kimsenin aklına gelmeyecek olanı yapıp Harry Kewell'ı stopere çekti.Aslında oyun zekası ve hava toplarına olan hakimiyetiyle çok mantıksız olmasa da ilk opsiyon olarak kullanılması bir hayli tuhaftı bu tercihin.Mehmet Güven girdiğinde stopere onun çekilip yine Kewell'ın kendi bölgesine konması en çok beklenendi.Şimdilik Bülent Korkmaz haklı çıkmışa benziyor.Ali Sami Yen'de sahada kimin olacağı ise merak konusu.Asıl eleştirilmesi gereken nokta böylesi önemli bir maç öncesi Fernando Meira'nın satılmasıdır ya neyse...UEFA'da şampiyonluk beklenen bir takımın defans dörtlüsünün Sabri-Kewell-Balta-Volkan olması söyleyecek söz bırakmıyor.Lincoln'ün değişiklik esnasındaki tepkisi ise bence salt değişiklik için değil Skibbe-Bülent Korkmaz değişikliğinin beraberinde getirdiklerinin sonucudur.

Tüm ters giden işlere rağmen Hamburg'un golü bulamamış olması ayrı bir şans.Martin Jol'un Olic yerine Guerrero tercihi ise çok büyük avantaj getirdiği kanaatimce. Ama bu skorda en büyük pay Morgan De Sanctis'indir.Hala ısınamadığım ve beğenmediğim bir kaleci olmasına rağmen mükemmel bir maç çıkardı.4 net golü çıkardı.Stoper diyebileceğimiz tek bir adam kalmayan takımını savunmada ayakta tutan isim oldu.Balta ve Ayhan da sahanın iyilerinden sayılabilir Galatasaray adına ve elbette stoper Kewell.

Gelecek hafta için önemli bir skor edildi bu kısıtlı kadroyla. En azından maç başladıığında tur Galatasaray'ın elinde olacak.Hamburg muhakkak gol atmak zorunda ve elde bu sefer kontra ataklar için Baros ta olacak.Tur geçilirse kesinlikle unutulmazlar arasında yer alacaktır bu maç.Geldiğinden beri yenilgi görmeyen Bülent Korkmaz yine geçer not aldı ama yine oyuna müdahaleleri ve oynattığı oyun soru işaretleri yarattı.Pazar-Perşembe trafiği mayıs ayının sonu için belirleyici rol oynayacak.Son dakikada verilmeyen buz gibi gol ise sonra aranmaz umarım.

Şampiyonlar Ligi Top 16 #8


Roma-Arsenal maçı uzayınca dün geceyi yorumlayacak vakit bulamadık. İngilizlerin akşamı oldu yine son 4-5 sezondur olduğu gibi. Man Utd erken bulduğu golle-ki Vidic enfes ekarte etti Vieira'yı- maçı bitirdi.Mourinho'nun Inter'i bence skor 0-0 olsaydı da bundan farklı bir oyun ortaya koymayacaktı.Topu tamamen ManU'ya bıraktılar ve Ibrahimovic'in yapacaklarını izlediler.İkinci yarı başında gelen golle beraber Ibrahimovic dönüş yolculuğunu düşünmeye başladığından Adriano'nun girer girmez getirdiği 5 dakikalık kıpırdanma dışında ManU'yu rahatsız bile edemedi Inter.Böylece ManU Şampiyonlar Ligi'nde üst üste 21.maçından da yenilgisiz ayrılmayı başardı.Muazzambir seri.Barcelona dışında elle tutulur rakipleri de yok gibi.İlk ardarda CL'yi kazanan takım olabilirler.

Roma'da maç benim beklediğim gibi gelişti.Çabuk baskı ve erken gelen gol.Sonrasını getiremediler.Çok kötü kullanılan penaltılar ve yine bir İngiliz zaferi.Bu takımla bile çeyrek finale gelebildi Arsenal.2 sene evvelki final kadar etkileyici bir performans bana kalırsa.

Lyon ise beklediğimden dirayetsiz çıktı.İlk yarıda teslim bayrağını çektiler.48 dakikada 7 gol çıktı maçtan.Şu an için Barcelona'ya dur diyebilmiş tek takım Bayern'den 12 gol yiyen Sporting.

Porto için kötü futbol oynadıkları ve gruptan bile çıkamayacaklarını iddia edenler vardı Fenerbahçe ile aynı gruba düştüğünde.Bugün çeyrek finaldeler.Belki kazanmadan geçtiler turu ama bir hayliyi baskılı oynamışlar rövanşta.Agüero-Forlan bili ligde tüketmiş.

Çeyrek finalde 4 İngiliz,2 İspanyol,1 Alman,1 Portekiz takımı var.Madrid temsilcilerinin ikisi de bu turda elendi.İtalyanlar tepe taklak.Hiç bir takımları kalmadı Kupa 1'de.Milan olmayınca bir şeyler eksik mi kalıyor ne?

Man Utd 2 Internazionale 0
Barcelona 5 Olympique Lyonnais 2
Porto 0 Atletico 0
Roma 1 Arsenal 0 (pen 6-7)

11 Mart 2009 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi Top 16 #7


2.turda son akşam.Turun en merak edilen maçı Theatre of Dreams'de Man Utd ile Inter arasında.0-0 sonrası daha defansif oyun beklemek olağan.Inter'in bulabileceği 1 gol işin seyrini değiştirebilir.Ama Man Utd defansının ocak ayından beri gösterdiği performans ve Vidic'in kadroya dönüşü düşünülürse Mourinho'nun takımının bunu yapabilmesi fazlasıyla güç.Bana kalırsa maçın uzaması hatta penaltılara kadar uzaması kuvvetle muhtemel.Chivu sakat,Samuel bir ihtimal oynayacak.Mourinho'nun Man Utd karnesi(düzeltme:sadece chelsea ile) 5 galibiyet 5 beraberlik 1 yenilgi.

Diğer İngiliz-İtalyan eşleşmesinde 1-0'ın avantajıyla Arsenal Olimpico'ya konuk oluyor.Başarısızlık dolu bir sezon geçeren iki takımın da elinde kalan tek kupa.Mayıs'ta yine Olimpico'da olabilmek için ikisi için de çok zor.Ama geçilecek bir tur daha anlamlı olabilir.Çabuk gelebilecek gollerle Roma kontrolü eline alabilir.

2-2 sonrası Porto Atletico'yu ağırlıyor.Hem Barcelona hem Real'e çelme takan Atletico formda Agüero ve Forlan'la tur arıyor.Tur için gol atmaları şart.Yine gollü bir 90 dakika-belki de 120- çıkabilir.Avantaj elbette Porto'da.

Bu sezon İspanyolların Avrupa'daki tek umudu Barcelona Lyon'da aldığı 1-1'le Camp Nou'da olacak.Ardarda 7 şampiyonluğa rağmen 2.tur ötesini göremeyen Lyon sürpriz yapma potansiyeline sahip.Ama "ezergeçer" Barcelona net skorla işi bitirebilir.Eto'o-Messi-Henry üçlüsü sahada olacak.Benzema ve Juninho-Victor Valdes ikilisi Lyon'un kozları.

Los Merengues'in Hali




San Iker'e rağmen durum budur...

İlk Buluşma





Harry Kewell,Mayıs 2000 Galatasaray-Leeds United UEFA Kupası Yarı Finali

10 Mart 2009 Salı

Şampiyonlar Ligi Top 16 #6


Böyle bir performans kesinlikle ummuyordum Liverpool'dan.Kesinlikle silindir gibi ezdiler Real Madrid'i.Artık devir Los galacticos'un değil bu çok açık.İngilizler hem İspanyolları hem İtalyanları Kupa 1'in dışına ittiler.Artık Premier League'in baskınlığı karşı konulamaz hale geldi.Çok değil 3 yıl öncesine kadar karşısında kim olursa olsun maça favori çıkan Real'in Anfield Road'ta 4 gol yiyen bir takım hale dönüşmesi sadece Premier League takımlarının baskın gelmesiyle de açıklanamaz elbette.Ayrı bir inceleme konusu bu Madrid'in baş aşağı gidişi.Ben kendi adıma Avrupa kupalarında bu kadar kötü bir Real Madrid takımı izlediğimi anımsamıyorum.Bu yılla beraber 5 sezon üst üste çeyrek finali bile göremeden elenmiş oluyor Madrid.Tarihte başka bir tekrarı var mı bakmak gerek aslında.Belki gitgide sıkıcı hale geldi Liverpool'un Şampiyonlar liginde bu dominasyonu ama Rafa Benitez bu işi biliyor.Hakkını yemeyelim.Torres ve Gerrard'ı insan yerine koyup yorumlamak haddimize değil bence.

Diğer büyük maçta ise Juve ilk golü de bulmasına rağmen arkasını getiremedi.İçeride alınmış 1-0 çok büyük avantaj sağlıyor ikinci maça.Bir kez daha İngiliz duvarına çarptı Juventus.Mourinho'nun Grant'in yapamadığını 4 aylık sözleşmesiyle Hiddink yapabilecek mi göreceğiz.

1-1'in rövanşında avantaj Pana'da olmasına rağmen Villareal'i şanslı görmemiz haksız değilmiş.Atina'dan 2 golle turu kaptılar.Çeyrek finalde Real Madrid yok ama Villareal devam ediyor.Buralara gelmesi bile sürpriz sayılabilinecek Pana tebriği hakediyor yine de.Nihat ilk 11 çıktı sonradan Llorente'ye yerini bıraktı.

Bayern ise hakikaten büyük ayıp etti.5-0'ın rövanşında 7 gol atmak neresinden baksan terbiyesizlik.Bu Şampiyonlar Ligi'nin de rekoru oldu.Toplam skor 12-1.Böyle utanç verici bir hale nasıl düştü Sporting bilemiyorum. Ama ilk maçtan sonra hiç mi akıllanmadınız be kardeşim?Grup maçlarında dahi böyle bir ezici üstünlük sağlanan takım olmamıştı bu sene.Hem Sporting hem Bayern açısından şaşkınlık verici.Sanırım Bayern'liler kadar Benfica taraftarları da bir hayli sevinmiştir bu sonuca.1 yıl ara vermesine rağmen Bayern sağlam döndü Kupa 1'e.

Liverpool 4 Real Madrid 0
Juventus 2 Chelsea 2
P'naikos 1 Villareal 2
FC Bayern 7 Sporting 1

Dwyane Wade


Mart ayında şu ana kadar çıktığı 5 maçta 38.2 sayı 6.6 rebo 11.4 asist ortalama. İnsan üstü bir performansla tek başına Miami'yi taşımaya devam ediyor. Hali hazırda MVP için tartışmasız 1 numaralı adayıdır kanaatimce.

Wade bu sezon şu ana kadar 29.6 sayı 7.7 asist 5.1 rebo ortalama tutturmayı başardı.Efficiency rating'i ise 29.4.

Şampiyonlar Ligi Top 16 #5


Pek heyecan bırakmayan ilk maçların oynanacağı akşam.Bayern sırf UEFA'ya ayıp olmasın diye sahada olacak.Sporting gururunu restore etmek için çıkacak sahaya.5-0 çok ağırdı.En ortada gözüken tur Atina'da belli olacak.Muhtemelen Nihat'ın yedek kalacağı maçta 1-1'in rövanşında Pana Villareal'e karşı avantajını kullanmaya çalışacak.Ben yine de Villareal'in tura daha yakın olduğunu düşünüyorum.İlk maçta istediğini alan Guus Hiddink'in Chelsea'si istikrarsız Juve'ye bu dakikadan sonra turu bırakırsa ayrı bir hayran kitlesi yaratabilir kendine. Liverpool gecenin maçında 0-1'in üstüne yatmak için sahada olacak.Gönlümüz Madrid'ten yana ama boşa kendini yoruyor o da kendini.İngilizler yine fena geliyor(galiba).

Türkiye Ligi 23.Hafta Sonrası


Hafta öncesi fazlasıyla sıkışık olan puan durumu daha da daralmaya başladı.Artık liderle beşinci takım arasındaki puan farkı yalnızc 3.Bu puan durumuyla şampiyonu tahmin etmek bir hayli güç ama Beşiktaş'ın Mustafa Denizli'yle hızlı çıkışı göz ardı edilemez.Daha başlangıçta 26.hafta için yapılmış olan bir kehanete adım adım ilerliyoruz.Belki kolayı zora çevirmeyi seviyor takımı ama şampiyonluk kovalayan 5 takım içerisinde şu an için en istikrarlı ilerleyen takımlar.

Beklentilerin aksine Kayseri'yi yeni stadında kolay geçen Fenerbahçe'nin bu oyun tarzıyla artık bir süre sonra sahneyi terk etmesi şaşırtıcı olmayabilir.Bu arada stad şahane ama zemin hakikaten felaket.Zaten ezelden beri Türkiye ligi tarladan bozma sahalarda oynanıyor ama artık böyle bir yapıya böyle bir zemin yakışmıyor.Belli ki Fenerbahçe hatrına yetiştirilememesine rağmen maç yapıldı ama bir açılış yapılacaksa dört dörtlük şekliyle yapılmalıydı.Kayseri kadrosunun hakkını veremeyen takımların başında bu sezon.Tolunay Kafkas-Mehmet Topuz antipatinin zirvelerinde.


Ligin lideri puan kaybetmeye Bülent Uygun da kendini kaybetmeye devam ediyor. İyi futbol oynamadıkları ve rakipleri faulleriyle yıldırdıkları artık saklanamıyor.Ama Fenerbahçe maçlarının bir takımı bu kadar yıpratması bir hayli ilginç.3 haftada 7 puan.Anadolu'dan şampiyon çıksın diye yanıp tutuşanlardan değilim ama bu oyunla olacaksa da hiç olmasınlar zaten. Trabzon ise tepsiyle sunulanı geri çevirmeye devam ediyor. Galatasaray maçı dönüm noktaları olacak.Krizde değiller ama kriz kapıda.

Galatasaray cephesi ise kötü oynamaya devam ediyor. Tek fark bu sefer galip gelebilmiş olmak. Hamburg maçı öncesi aslında Şam'da kayısı durumu ama Bülent Korkmaz soru işaretleri yaratmaya başlıyor ufak ufak.Özellikle oyuna yaptığı/yapmaya çalıştığı müdahalelerle.Hamburg maçı dönüşü Trabzon maçı için daha iyi fikir verecektir.Ama puan kaybı ufukta.

Kayseri,Bursa,Ankara ve Gaziantep dışındaki diğer 9 takımın küme düşmemeye oynadığı akıl almaz bir puan durumu var aşağıda da.Denizli sürekli kazanıyor ama düşme hattından yalnızca 4 puan yukarıda.Ha keza Kocaeli de.3 haftada 7 puan topladılar ki birisi de Ali Sami Yen'de 5-2'lik Galatasaray bozgunu.Hala şansları ligde kalmak için az. Ergün Penbe Hacettepe'de teknik direktörlük işine soyundu.Beşiktaş zor bir rakipti pek etki etmesi beklenemezdi.Ne yapabilecek göreceğiz.Takımını ligde tutamayacağı kesin gibi ama bir karakter ortaya koyabilecek mi orası daha önemli.Konya haftanın sürprizini yapıp kendini yukarı attı ama yalnızca 3 puan var 16.Antalya ile aralarında.

Karmakarışık bir puan durumu karmakarışık bir lig.Heyecan var kalite yok.13 hafta neler getirip neler götürecek kestirmek çok zor.

Galatasaray 2 - 1 Bursaspor
İstanbul B.Ş.B. 0 - 2 Denizlispor
Gaziantepspor 1 - 1 Antalyaspor
Trabzonspor 0 - 1 Konyaspor
Hacettepe 2 - 3 Beşiktaş
Kocaelispor 1 - 0 Eskişehirspor
Gençlerbirliği 2 - 0 Ankaragücü
Sivasspor 1 - 1 Ankaraspor
Kayserispor 0 - 2 Fenerbahçe

Fernando Meira Zenit'te


Kalsa da bundan sonra çok şey değişmeyeceğini önceden söylemiştim.Bu sezonki tek fiyasko transferi oldu Fernando Meira çok günvemmeme rağmen.Song-Tomas ikilisinden sonra Hamburg maçına elde kalan Emre Aşık-Semih Kaya ikilisi.Getirilmesi ne kadar büyük bir yönetim başarısıysa gönderilişi de bir o kadar plansızlık örneği.Galatasaray taraftarı sahada gelecek vaad eden genç oyuncuları görmeyi seviyor ama Avrupa'da bu defansla kimse acımaz. 6 milyon avro bu krizde güzel para ama karşılığı bu sezonu kupasız kapatmak olabilir.

3 Mart 2009 Salı

Jason Kidd


Geçtiğimiz Pazartesi Toronto karşısında 15 asist daha yapan Kidd,toplamda 10.000 asist barajını aşmayı başaran NBA'deki dördüncü oyuncu oldu. Kidd'in önünde ikincilik için 10.141 asistle Magic Johnson 10.334 asistle de Mark Jackson var. Birinci ise bir hayli uzakta. John Stockton kariyeri boyunca tam 15.806 asist yaptı.

Meira & Linderoth



Cassio Lincoln gibi son yıllarda yapılmış en sansasyonel transfere rağmen geçtiğimiz sezonda gözümde en iyi transferdi Tobias Linderoth. İsveç milli takımında ortaya koyduğu savaşçı orta saha oyunu ve eldeki takıma tam cuk oturacak bir oyuncu olarak gördüm hep. Ama Linderoth'un vücudu pek buna ikna olmamıştı anlaşılan. Geçen 1.5 sezon sonunda Linderoth'tan neredeyse sıfır fayda elde edilebildi.Bana göre hala Mehmtet Topal'la beraber bu takımın en iyi orta saha oyuncusudur. Fakat görünen o ki, ne Tobias'ın Galatasaray'a ne Galatasaray'ın Tobias'a bir faydası dokunmayacak bundan sonra. Sonuç olarak, Lincoln'den bile daha iyi gördüğüm bir transfer fiyaskoyla sonuçlandı.



Bu sezonun başında da yine Baros, Kewell gibi Avrupa'da belli bir piyasası olan futbolcular takıma kazandırıldı.Meira da bir hayli büyük ekonomik külfetine rağmen bana göre büyük bir transfer ve yöneticilik başarısıyla transfer edildi. Ama daha ilk maçında dahi bu takıma uymayacağının sinyallerini vermişti Portekizli. Yine bir sansasyonel transfer döneminde yine en iyi transfer olarak gördüğüm isim Galatasaray'a sıfır faydayla veda etmek üzere. Belki şimdi sezon ortası gitmese bile sezon sonu Meira'nın takımda tutul(a)mayacağı görülüyor. Biz ondan yeni Popescu'muz olmasını beklerken o yeni Frank de Boer'umuz oldu.Bu formuyla bu dakikadan sonra kalsa da çok şeylerin değişmesini beklemek zor.

Walk The Line



Bir kaç gün öncesine kadar ne Johnny Cash'i ne June Carter'ı tanıyordum."I walk the line" şarkısından bihaber,"Get Rythym" şahaserinden mahrumdum.Hatta ve hatta Reese Witherspoon'un oscarı aldığı filmi izlediğimi dahi bilmiyordum izlemeye başlarken.Fakat yaklaşık 2 saat süren bu enfes müzikal filmle beraber artık hem bir Johnny Cash hem bir June Carter hem de bir Reese Witherspoon fanıyım.Eğer bu bakışlar bu ifadeler bu oyunculuk ödülsüz bırakılsaydı 4 yıl sonra bile olsa kahrolurdum sanırım.Şimdilik tek üzüldüğüm bir hayli geç karşılaşmım olmam bu hoş sürprizlerle.

Joaquin Phoenix ve Reese Witherspoon'ın bizzat kendilerinin seslendirdiği enfes soundtrack aşağıdaki adresten indirilip, bıkana kadar dinlenebilir.

http://rapidshare.com/files/133198109/JUX_OST_Walk_metalium.org.zip

27 Şubat 2009 Cuma

UEFA Kupası 3.Tur

CSKA Moscow 2 - 0 Aston Villa
Metalist Kharkov 2 - 0 Sampdoria
Hamburger Sv 1 - 0 Nec Nijmegen
Twente 0 - 1 Marseille
Wolfsburg 1 - 3 Paris S.G.
Galatasaray 4 - 3 Bordeaux
Ajax Amsterdam 1 - 1 Fiorentina
Manchester City 2 - 1 Fc Cobenhagen
Standard Liège 1 - 1 Braga
Stuttgart 1 - 2 Zenit St. Petersburg
Udinese 2 - 1 Lech Poznan
Deportivo La Coruna 1 - 3 Aalborg
St Etienne 2 - 1 Olympiakos
Tottenham 1 - 1 Shakhtar Donetsk
Valencia 2 - 2 Dynamo Kyiv


Aston Villa ve Tottenham kupaya noktayı koydular. Zico yoluna devam ediyor. Hamburger Galatasaray'ın rakibi olacak. İki maçta da NEC'i yenmeyi başardılar. Fransızlar sadece Bordeaux'yu kaybettiler, hem PSG hem Marseille hem St.Etienne son 16'da. Ajax 1-0'ın rövanşında Fiorentina ile 1-1 berabere kalarak uzun süre sonra Avrupa'da ben de varım dedi. Werder Bremen San Siro'da 2-0'dan maçı 2-2'ye getirmeyi başarınca UEFA'da tek İtalyan takımı Udinese kaldı. Kupanın favorisi Milan martı dahi göremedi. Metalist bir mucizeyi gerçekleştiriyor. Gruplara 5.torbadan girdiler, şimdi son 16'ya kaldılar ve hala kupada gol yedikleri tek takım Beşiktaş. Ertuğrul Sağlam'a hakkaten yazık oldu. Bu sefer 2 gol attılar. Ukrayna Dinamo Kiev'le birlikte üç takımla son hız ilerlemeye devam ediyor. Ülke puanında direkt rakibimizdiler, bu akşamdan sonra ilk 10'a girmek bir hayli zor olacak. Son şampiyon Zenith Stuttgart'ı kupa dışına itti. Güçlü favorilerden biri olarak gözüküyorlar. Braga ve Aalborg kendilerini de aştılar. Galatasaray için final çok uzakta değil.

Final 20 Mayıs'ta Şükrü Saraçoğlu'nda. Top 16 maçları 12 Mart'ta.

26 Şubat 2009 Perşembe

Şampiyonlar Ligi Top 16 #4

Liverpool beklenenin biraz üstüne çıkıp Bernabeu deplasmanın da gol de atmayı başardı(hayır yemelerini beklemiyordum). Yarısı İspanyollardan oluşan bir takımdan alınmış olması İspanyolların fazla üzmemiş olsa gerek. İkinci maç yine de formalite değil. Heinze'nin yatacak yeri yok o ayrı. Benayoun da beni bir hayli şaşırtan bir oyun oynadı. Gerrad'sız yarım-Torres'li L'pool şimdilik büyük iş başarmışa benziyor. Lakers-Boston rekabetinden sonra Madrid-Pool rekabetine de şahit olmuş olmak kendimizi ayrıcalıklı hissetmemizi sağlıyor. Ama yine de ne varsa eskilerde var.

Londra'da golü Chelsea attı Chelsea kazandı. Drogba yaklaşık 1.5 ay sonra golle buluştu. Torino'da işler çok karışacak. Bayern turu garantileyen ilk takım. Pana fazlasıyla sürpriz bir performans ortaya koydu. Villareal sezon başındaki günlerinden çok uzakta. Attıkları golün penaltıyla da uzaktan yakından alakası yok. Ribéry ve Karagounis'in golleri izlenmeli. İspanyollar haftayı galibiyetsiz, İngilizler yenilgisiz kapatmayı başardı.

Real Madrid 0-1 Liverpool
Chelsea 1-0 Juventus
Sporting 0-5 Bayern
Villareal 1-1 Panathinaikos

Galatasaray 4 Bordeaux 3


Olabilecek en kötü başlangıçtı maçın başında gol yemek. 6.saniyede kendi sahanda üstelik. Etkilenmemiş gözüktü takım ama ilk yarının sonuna kadar hiç bir şey de üretilemedi. Top her zaman Galatasaray'ın ayağında kaldı. Bunda Bordeaux'nun da ileriye gitmekte pek hevesli olmamasının da etkisi büyük elbette. Ama panik yapmadan oynanmış olan ilk yarı özellikle geçen yıl Helsingborg, Austria Wien maçlarında oynanan oyun düşünüldüğünde pek değerli gözüktü bana.

Gourcuff'u üzüm bağlarında bırakan Bordeaux ikinci yarı yenik durumdayken dahi pek topa sahip olamadı. Üstüne 3.golün de gelmesiyle aslında artık pes etmeleri doğal sonuçtu. Fakat bu sezonun en büyük hayal kırıklığı olmayı şimdiden garantileyen Meira ilk golde olduğu gibi ikinci golde de seyirci olmayı tercih edince bu muhteşem performans neredeyse heba oluyordu. Açıkcası şu ana kadar Meira Galatasaray maçlarını en yakından izleyen kişi olmanın yanı sıra üste bir de çuvalla para kazanıyor bu performansla. De Sanctis'i en baştan beri tutamadım. bugün de yine ölümcül hatalarına bir yenisini ekledi. Bu formu devam edecekse Orkun bir an önce geri dönmeli kaleye.

Gecenin adamı ise ne Hagi'den sonra izlenmiş en güzel golü atan Kewell ne de tüm sezonun aksine müthiş hırsıyla iki gole imzasını koymuş olan Arda. Hiç şüphesiz artık neredeyse tüm taraftarın desteğini yitirmiş olan Sabri'dir bu gecenin yıldızı. Ordan belki 10 kere vursa 9'nu Yeni Açık'a yollar ama bugün tam köşeye vurdu. Tam köşeye...

4.tur ilk maçı 12 Mart'ta Hamburg'da.

25 Şubat 2009 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi Top 16 #3

7.haftanın ikinci gün maçları. Gecenin maçı Bernabeu'da Real Madrid ile Liverpool arasında. madrid ligdeki performansını bu maça yansıtmak isteyecektir. Karşılarında son 4 sezonun Şampiyonlar Ligi'ndeki en başarılı takımı olacak. Bir yanda Raul öte yanda Torres. Aslında bir şampiyonlar ligi maçından çok İspanya derbisi gibi. Önceden tahmin yapmanın çok zor olacağı bir maç. Gerrard ve Torres'in aynı anda sahada olduğunda başkalaşan Liverpool'da Gerrard'ın durumu kesin değil. Madrid'te haftasonu Betis'e 2 gol atan Huntelaar CL kadrosuna yazılamadığından kadroda yok. Guti, Sneijder ve Robben dönüyor.

Muhtemel onbirler

Real Madrid: Casillas – Sergio Ramos, Pepe, Cannavaro, Heinze – Robben, Lass, Gago, Sneijder – Raul, Higuain

Liverpool: Reina – Arbeloa, Skrtel, Carragher, Dossena – Benayoun, Mascherano, Xabi Alonso, Riera – Torres, Kuyt



Gecenin diğer büyük maçı ise Stampford Bridge'te. Hiddink'li Chelsea Juventus karşısında olacak. Pek formda sayılamayacak iki takım, tam bir atan kazanır maçı. Bayern Lisbon'da galibiyet, Villareal El-Madrigal'de turu garantileyecek skor peşinde olacak. Yeşillerin pek şansları yok gibi.

Chelsea-Juventus
Real Madrid-Liverpool(Star 21:45)
Sporting-Bayern
Villarreal-Panathinaikos

24 Şubat 2009 Salı

Şampiyonlar Ligi Top 16 #2

Arsenal ilk maçı gol yemeden kazanarak büyük bir avantajla geçti. Atletico Porto maçı tam da beklediğim gibi gollü beraberlikle sonuçlanmış. Rövanşının da benzer bir sonuçla tamamlanması kuvvetle muhtemel. Porto'nun deplasmanda 2 gol atmış olmasına rağmen tur ortada duruyor. Lyon öne geçtiği maçta kendilerin turu getirebilecek bir skor elde edemedi. Her maç üçten aşağı atmayan Barça tekliyor. Üst düzey bir performanstan sonra kabul edilebilir bir düşüş.

Arsenal 1 - 0 Roma
Atletico Madrid 2 - 2 Porto
Lyon 1 - 1 Barcelona

Internazionale 0 Man Utd 0



Baştan sonra Man Utd'nin ve Ferguson'un istediği gibi giden bir maç oldu. Maçın başında çaylak Davide Santon'un kanadını fena halde dövmesine rağmen aradığı golü bulamadı Man Utd. Buna karşın Mourinho'nun diamond 4-4-2'si, İbra ve Adriano'nun sadece son haftaların değil tüm zamanların en iyi defans kurgusunun arasında sıkışıp kalmasıyla -özellikle bir iç saha maçı için- oldukça kısır kaldı.

Genel anlamda zaten İnter'in yaratıcı orta saha oyuncusu eksikliği tüm Şampiyonlar Ligi maçlarında ortaya çıkan bir arıza. En iyi olmayı hedefleyen bir takımın ataklarını yönlendiren oyuncu Muntari olmamalı. Maicon ve Santon Yi Sun Park ve Ronaldo tehditleri yüzünden yeteri kadar hücuma yardım edemez hale gelince, İnter hiç umulmadık bir performansla turu Man Utd'nin insafına bıraktı. Ama yine de Giggs'in, Berbatov'un ve Ronaldo'nun bolca pozisyonu heba ettiği maçta bu skor 'şimdilik' fena sayılmaz. Bu nokta da Julio Cesar'ın mükemmel performansı da atlanmamalı. Özellikle maçın başında kornerden gelen topta Ronaldo'nun kafasına verdiği refleks müthişti. Eğer Inter turu geçerse Julio Cesar'ın payı büyük olacak.



Ferguson aslında Scholes ve Rooney'siz bir orta saha ile çıkarak dersine iyi çalıştığını gösterdi. Yine de turu hala ortada. Van der Sar ise gol yememe rekoruna bir maç daha ekleyerek 15 maç ve 1398 dakikaya taşıdı. Sanırım futbolu bırakana kadar gol yemeyecek.

Rövanş iki hafta sonra Old Trafford'ta.